Değerli milletvekilleri…
Bilindiği gibi geçtiğimiz hafta Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, adalet teması etrafında dünya meselelerinin kapsamlı bir değerlendirmesini yaptık.
Birleşmiş Milletler sistemi başta olmak üzere, her alanda adaleti savunurken, kendi ülkemizde bu konuda geride kalmayı kabul edemeyiz.
Bunun için, Nisan ayında kamuoyumuzla paylaştığımız Yargı Reformu Strateji Belgesinin ilk paketinin hazırlıklarını tamamladık.
Böylesine önemli bir konunun, Meclis’te mümkün olan en geniş uzlaşmayla tartışılması ve kabul edilmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz.
Bunun için ilk reform paketi tüm milletvekillerimizin değerlendirmesine sunuldu.
Daha çok hak ve özgürlükleri genişletmeyi amaçlayan hususları içeren bu paketi yenileri takip edecektir.
Gerek komisyonlarda, gerekse genel kurulda bu reform paketlerinin yapıcı bir anlayışla tartışılacağını umut ediyoruz.
Yargı Yılı açılışında da belirttiğim gibi, hukuk başkadır, adalet başkadır.Meclis’in görevi, adaletin tesisine imkân sağlamak için en ideal hukuk düzenlemelerini yapmaktır.
Kendimiz ve tüm insanlık için adalet peşinde koşarken, bunun çerçevesini oluşturan kanunlarımızı da sürekli geliştirmek zorundayız.Anayasamıza göre devletin başı, yeni yönetim sistemimize göre de aynı zamanda yürütmenin sorumlusu olarak, yargı reformu çerçevesinde atılacak adımları tüm milletvekillerimizle birlikte gerçekleştirmeye önem veriyoruz.
Yasamanın, yürütmenin ve yargının kendi içlerinde bağımsız olmaları, devletin başı olan Cumhurbaşkanının öncülüğünde belirli amaçlar için işbirliği içinde çalışmalarına mani değildir.
Elbette Cumhurbaşkanı, milletvekillerinin yerine geçip kanun çıkarmaya, hâkimlerin yerine geçip hüküm vermeye kalkacak değildir.
Esasen kuvvetler ayrılığı demek, demokrasinin özünü oluşturan güçlerin çatışması değil, makul bir denge içinde aynı hedefler doğrultusunda faaliyetlerini yürütmeleri demektir.
Biz de bu anlayışla, Anayasanın verdiği göreve uygun şekilde, tüm kurumlarımızın ahenk içinde çalışmalarını temin gayesiyle çaba gösteriyoruz.
İdeolojik saplantılar ve günlük siyasi çıkarlar uğruna bu dengeyi bozmaya yönelik söz ve eylemler içine girenler bize değil, ülkeye ve devlete zarar verdiklerini bilmelidirler.
Milletimizin bizden beklentisinin de uyum içinde çalışmamız olduğuna inanıyorum.
Bugüne kadar millet iradesinin üstünlüğü dışındaki tüm yolları reddettim, aksi yöndeki her girişime karşı mücadele verdim.
Vesayetin cezaevine attığı, darbecilerin hayatına kast ettiği bir siyaset ve devlet adamı olarak, başka bir yolu, yöntemi aklımdan dahi geçirmedim.
Milletimize de dünyaya da sözümüzü, öyle kapalı kapılar ardında değil, meydanlarda, kürsülerde, ekranlarda söylemeye devam edeceğiz.
(Konuşma Linki: https://www.tccb.gov.tr/konusmalar/353/110910/tbmm-27-donem-3-yasama-yili-acis-konusmasi)